10 Ağustos 2012 Cuma

okudum: Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın


aslında bu yazıyı yazmadan önce izledim: everything is illuminated başlıklı bir yazı yazmam icap ederdi. zira jonathan safran foer kişisini bu filmle tanıdım ben. bunu yazayım, evet:)  everything is illuminated jonathan safran foer'in kitabından uyarlanan bir film. filmden acayip etkilenen ben hemen kitabını da okumak istedim. idefixe girdim. girdim ki ne göreyim 3 kitabı var. kitap konusunda azıcık açgözlü olduğumdan hemen üçünü de istedim: Her Şey Aydınlandı,  Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın ve Hayvan Yemek. Kitaplar geldiğinde elime Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın'ı aldım. oldukça hızlı, meraklı ve heyecanlı bir şekilde okudum.  okurken filminin olduğunu öğrendim:) Kitabı ve filmini 11 Eylül hikayesi olarak pompalamışlar her yerde. Açıkçası ben böyle bir tat almadım özellikle kitapta. Spoiler vermeden konuya gelecek olursak: 11 Eylül saldırılarında babasını kaybeden bir çocuk, babasından kalan bir anahtar buluyor ve o anahtarın hangi kilidi açtığını bulmaya çalışıyor. çok şahane bir babaanne karakteri var. (babaannemi ne kadar özlediğimi farkına vardım kitap boyunca.) bu babaannenin ilginç bir hikayesi var. filmde sadece anahtar mevzusuna odaklanmış. benim kitapta en çok sevdiğim babaanne-dede hikayesine neredeyse hiç değinilmemiş.
ben kitabı sevdim, filme eh dedim. böyle olunca Her Şey Aydınlandı'yı hemen okumak istedim, onun da kitabının çok daha derin olacağını düşünüyorum.

böyle işte. tavsiye ederim.

kalan iki kelam:


"Geçmişe ihtiyacım yok, diye düşünüyordum, bir çocuk gibi. Geçmişin bana ihtiyaç duyabileceği aklıma gelmemişti."

"... umarım bir gün sen de sevdiğin biri için anlamadığın bir şey yapma deneyimini yaşarsın."


"Hayatına bir sürü insan girer ve çıkar! Binlercesi! Girebilsinler diye kapıyı açık tutman gereklidir! Ama bu aynı zamanda gitmelerine izin vermek de demektir!"

"Hiçbir şeyi özledigin şeylerden daha çok sevemezsin."



Hiç yorum yok: