21 Ağustos 2011 Pazar

Olmadı, seni kestim dolaba attım.


Erkin Gören'in yeni albümü Kestim, Öldün'ü yazmak istiyorum bir süredir. Bugüne kısmetmiş:)

Blogu takip edenler bilir kendisine duyduğum sevgiyi. Pek bir sevdim yeni albümü de. Albüm buradan indirilebiliyor. Aynı linkten Erkin'in müziğine destek de olabilirsiniz, hatta olun:)

Buradan dinleyiniz efenim...

"Sıcaklarda bir başıma kalakaldım,
Olmadı, seni kestim dolaba attım.
Elim suçlu ama kalbim yorgun,
Derdini dinleyemem artık öldün."


bu blogda erkin gören bir
bu blogda erkin gören iki

isim yok



sabahtan karar verdim yazmaya, aslında bambaşka bir şey yazacaktım ama bilgisayarın başına oturduğumda ankara'dan taşındığım gün canlandı gözümde tüm detaylarıyla. şaşırdım bu kadar canlı olmasına hafızamda, bi miktar da içim gıcıklandı (gıcıklanmak ne demek bilemedim ama üzülmek desem değil, özlemek desem değil, garip bi hissiyat işte:))

sevdiğimiz bir kaç parça eşyayı yükledik kamyonete, kalanları dağıttık eşe dosta. götürmekle götürmemek arasında kaldığım iki parça eşya oldu -bir çerçeve, bir dönemi içeren kocaman bir kutu. kıyamadım bırakmaya, atmaya yok etmeye götürdüm -sonradan ne büyük hata yaptığımı anlasam da iş işten geçmişti.

neyse önce kamyoneti gönderdik, sonra ev sahibine evi teslim ettik. gelen bir iki dostla vedalaştık. bindik otobüse istanbul'a doğru yola çıktık. yol boyu gözümde bi damla yaş geldim İstanbul'daki yeni evime.

zorla götürdüğüm o eşyalar evde durdu hep. dolabın arkasında filandı ama hep evdeydi. biri gelip atmadığı sürece hiç atamayacağım sandım. geçen sene yeni yıla girmeden önce çerçeveyi yok ettim önce. kutuyu görmezden geldim galiba bilinçli bir şekilde. bugün depoyu temizlerken kutu elime geçti. kocaman bir çöp poşeti vardı önümde. içindeki her şeyi tek tek elime aldım, sonra çöpe. bir iki fotograf dışında hiçbir şey bırakmadım. o zamanlar en sevdiğim fotografımızı atmaya kıyamadım bi tek, belki gözlerimdeki ışığı unutmamak için.

böyle işte. saçma bi rahatlık üzerimde.

*fotograf o kutudan...

16 Ağustos 2011 Salı

yine 17 ağustos


her sene atlamak istediğim bir tarih bu ya da her sene daha fazla yaşamak istediğim ama asla sıradan bir gün gibi geçirmek istemediğim.

her sene hakkında uzun uzun bir şeyler yazmak istediğim ya da hiçbir şey yazmak istemediğim tarih.


5 katlıydı oturduğumuz apartman, depremden sonra bu kadar kaldı. bu enkazdan ne kadar insan çıkabilirse o kadarı çıktı, biz ondan sonra ne kadar mutlu olabilirsek o kadar olduk.

yeni çalışma alanı


gün yeni aydı bana daha. iki gündür ancak yoğun ateş düşürücülerle az biraz kontrol altına alınabilen ateşim dün gece sapıttığından pek uyuyamadım. anca bu saatte kendime gelebildim işte.

yaz günü ne hastalığı bu dediğinizi duyar gibiyim. ben de pek memnun değilim durumdan tahmin edersiniz ki lakin bulaşıcıymış yani biri bana hastalığı satıp gitmiş. boğazımda inanılmaz bir ağrı, kulaklarım zonk zonk ve bir de ateş işte.

neyse şikayetlenmeyeyim daha fazla. doktor efendi 4 gün yat, dinlen dedi. e evde yat yat bi yere kadar diyerek ofisi başucuma taşıdım. ben en azından bugün de yataktayım efenim.

bunu dinleyip şenleneceğim.


6 Ağustos 2011 Cumartesi

cumartesi


böyle de bir cumartesi...

keyifler yerinde, huzur tam kıvamında, enerji var bol miktarda, e mustafa da burda, daha ne olsun!

bu da günün şarkısı olsun

4 Ağustos 2011 Perşembe

dinleyiniz - zee avi

tatilden döndük efendim. pek güzel geldi datça'nın dinginliği bana. bir karabiber ağacının altında geçirdik tüm tatili, huzurla, sohbetle, kitapla, gazeteyle...

tatilin dinginliği bana da geldi. geldiğimden beri bir huzur hali. bozulmasın hiç:)

yeni keşif zee avi. dinleyiniz huzur bulunuz...


Muzicons.com