29 Kasım 2010 Pazartesi

27


doğum günü gergini olanlardanım ben de. bazı tebrik telefonlarını utanarak açan, bazılarını yüzsüzce arayıp "iyi ki doğdum di mi?" diyen, hemen her doğum günümde annemi arayıp "iyi ki doğurmuşsun beni" diyen... belli başlı bir kaç kişinin aramasını önemseyen, ama bunu çaktırmamaya çalışan:)

dün çekirdek aileyle erken bir doğum günü kutlaması yaptık. ilk defa mum üflerken bir şey diledim. bakalım geçtiğimiz 26 sene boyunca bir şey kaçırmış mıyım, göreceğiz hepimiz.

bundan 4 sene önce koca koca laflar etmiştim bugünlere dair. birçoğu gerçekleşti. gerçekleşmeyenlere ise o günlerde gereğinden fazla önem verdiğimi gösterdi zaman.

her şey geçiyor dediler, geçiyor yavaş yavaş...

günler de geçiyor, yaşlar da geçiyor...

velhasıl, en az bugünkü kadar mutlu olayım hep:)

iyi ki de doğmuşum:)

22 Kasım 2010 Pazartesi

perwane



günün şarkısı olsun bu...

ps: ankara özeti ve diğer konular en kısa zamanda yazılacak. söz:)


17 Kasım 2010 Çarşamba

bayram özel


merhaba sevgili blog,

bir özel yayınla daha karşındayım... koskoca 9 günlük bayram tatilinin ilk beş gününü özetleyeceğim bu post okunması ve yazılması kolay olsun diye maddeli olarak sunulacak...

* zeynep doğduğundan beri ve sanırım ablamla aynı apartmanda ikamet etmeye başladığımızdan beri bayramlarda izmit'e uğramaz olduk. ebeveynlerin buraya gelmesi kolayımıza geldi sanırım hep. neyse kısa keseyim uzun zamandan sonra bayram kahvaltısını izmit'te anne babayla ettim.

*uzun zamandan sonra koskoca 3 günü izmit'te geçirdim. aile saadeti sık sık özlenen bir şey; eve gittiğim an kanepeye uzanma isteği, yerli yersiz uyuklamalar, sürekli meyve servisi, kahveler, anne ile dedikodu, baba ile geçmişe dair sohbetler cabası.

*bu sene aile saadetine eski fotograflara bakma aktivitesini de ekleyelim dedik bir arkadaşımla. biraz can sıkıcı oldu. allahım ne kadar zayıfmışım be. hadi çekmece içi fotografları geçtim evin çeşitli yerlerindeki çerçevelerdeki resimler fena koydu. ya kilo verilip o fotograflardaki hallere yaklaşılacak (gelinecek demiyorum dikkat ederseniz) ya da yeni fotograflar konulacak o çerçevelere (ki bu da çok tercih edilir bişi değil benim açımdan..

* bayramın ilk günü ritüeli anneanneyle dedenin evinde sülale toplaşmasıdır hep. ama iki bayramdır iki uğrak yerimiz var artık dedemi bakımevine yatırdığımızdan beri. geçen sen kurban bayramında yazdığım yazıda ailenin kalabalıklığı gözüküyordu. artık tatsız geliyor bayramlar bana galiba. bakımevine gitmek filan da son derece moral bozucu. hastalıklar olmasa keşke.

*iki gündür annemle babam misafirimdi, az önce gittiler. bu bayram tek bi' şey istiyorum; sağlık...

* ve yarın sabaaaaahh ankara yolcusuyum... yapılacak aşılacak çok şey var...

*ankara şarkısı bu da

10 Kasım 2010 Çarşamba

ayna

subcomandante marcos sonunda yüzünü göstermiş. buyrunuz bakınız.


"marcos, san fransisco’da bir gay, güney afrika’da bir zenci, san ysidro’da bir chicano, ispanya’da bir anarşist, israil’de bir filistinli, san cristobal sokaklarında bir maya yerlisi, mexico city’nin teneke mahallesi neza’da bir çete mensubu, folk müziğinin kalesi ulusal üniversite’de bir rocker, almanya’da bir yahudi, savunma bakanlığı’nda bir uzlaştırıcı, soğuk savaş sonrası çağda bir komünist, ne galerisi, ne müşterisi olan bir sanatçı... bosna’da bir barışçı, meksika’nın herhangi bir kentinde bir ev kadını, grev yapmaya asla yeltenmeyen sendika ctm’de grevci, başkaları için kitap yazan bir gazeteci, gece saat 10’da metroda yalnız başına bir kadın, topraksız bir köylü, işsiz bir işçi, mutsuz bir öğrenci, serbest piyasacılar arasında bir muhalif, ne kitabı, ne okuyucusu olan bir yazar ve tabii güneydoğu meksika dağlarında bir zapatacı..."

9 Kasım 2010 Salı

bugün ağaçtan düştüm...

blogu takip edenler bilir "erkin gören" sevdamı. arada bir paylaşmak istiyorum ondan bir şeyler.

bugünkü şarkımız ondan gelsin. klibi babasının 25 yıl önce çektiği görüntülerden oluşuyor, bayıldım:)


sözlerini de yazayım tam olsun...

Bugün ağaçtan düştüm, yerlerde yapraklar gördüm
Kimse kaldırmasın beni, bugün ağaçtan düştüm
Bugün ağaçtan düştüm, kafam biraz yükseldi
Düşürmeyin sakın beni, ağaçtan düşmek iyi geldi
Lütfen neden diye sorma, cevabını alamazsın
Çatıp kaşlarını bakma, sonra beni göremezsin
Tut ellerimden son defa,
Bir şeyler diyorsun sanki;
“Gözlerin beni görmesin ölürken.”
Bugün ağaçtan düştüm, kendi özgürlüğümü gördüm.
Bugün ağaçtan düştüm, bugün ağaçtan düştüm


8 Kasım 2010 Pazartesi

zaman



zaman çok çabuk geçiyor, hayat fazla hızlı akıyor. bi' şeyleri ıskalama hissiyatı ağır ağır çöküyor üstüme. geçen hafta iki ölüm haberi aldım. tanıdığım insanlar değildi ikisi de. ortak nokta gencecik olmaları. hayat kısa moduna girdim anlayacağın sevgili blog. anlamsızlaşmaya başladı küslükler, üzüntüler, koşturmacalar... yaşamak lazım!

*şarkının konumuzla alakası yok ki...

3 Kasım 2010 Çarşamba

1 Kasım 2010 Pazartesi

bazen...



dün gece pek de erken olmayan bir saatte (2 civarı) yattım. sonrasında 3 civarı ter içinde, boynumdaki damarlar son derece gergin bir şekilde uyandım. kalktım biraz su içtim yine yattım. 6'ya doğru aynı rüyanın devamı ile yine aynı şekilde uyandım. biraz daha uyuyup yine gerilmenin anlamı yok deyip kalktım. sabah düşündüğümde, eski bir dönem geri geliyor diye çok endişelendim ben. sonra "endişelenmemek lazım" dedim kendi kendime, biraz eskileri düşünüp onlardan konuşma halini bırakmak lazım.

*fotografın konumuzla alakası yok tabi, böyle bir çayır çimen havası iyi gelir belki...
*şarkı ise tamamen konuyla ilgili:)