20 Ağustos 2010 Cuma

ankara ilk ev

dün gece gördüğüm rüyayla ilgili olsa gerek. sabahtan beri serbest çağrışımlarımın bir çoğunun sonu ankara'daki ilk evimize çıkıyor. özledim sanırım orada geçen günleri...

-temiz ev, açık camlar, perdeler ve amelie soundtrack
-bahçe
-kaplumbağalar
-puzzle
-gece yarısı pijamalar eşliğinde sinema
-kahve-kanyak-çikolatalı pasta-kar-poşetlerle kayma
-mimarlar
-max ve biber
-mercimek köftesi, kısır
-özer, muzaffer, gökhan
-23 nisan - ronan keating - when you say nothing at all
-çoraplar, ayna, şukar şukar
-akın bi miktar
-asmalı konak
-fikrim, çağlar, tuncay

o kadar çok şey yazabilirim ki buraya. çok özlemişim çok...

17 Ağustos 2010 Salı

resulullahla benim aramdaki farklar

blogda şiir yayınlamam beni tanıyanları şaşırtıyor mutlaka ama okuyunca bunu bana ait bi alanda korunsun istedim. ah muhsin ünlü!

resulullah süper bir insandı, ben o kadar değilim,
resulullah yolda ebu bekir’i görse ‘es selamu aleyküm ya sıddık’ derdi,
ben yolda ebu bekir’i görsem tanımam.
resulullah asla yalan söylemezdi; ben annem ölürken hiç ağlamadım.
ben annem ölürken çok ağladım çünkü annem
gırtlağından hırıltılar çıkarırken nasıl terliyordu, görmeliydiniz.

resulullah azrail’i yolda görse tanırdı;
ben azrail’i annemin yanında görseydim ona bir çift lafım olurdu,
derdim ki şimdi yani af edersin ama o sıktığın annemin gırtlağı.

resulullah olsa ona bunları söylesem o bana gülümserdi;
o bana gülümserdi ben ona derdim ki, anam babam yoluna feda olsun ey allah’ın resulü; fakat şu koca melek, annemin gırtlağını sıkıyor, bir şeyler yapamaz mıyız?

resulullah orada olsaydı annemin elini tutardı derdi ki ‘kızım ha gayret!’;
ben orada olsaydım annemin elini tutardım ve derdim ki ‘anneciğim ölmesen…’

ben oradaydım annemin elini tuttum ve dedim ki ‘anneciğim seni ben…’;
annem döndü bana bir baktı o bakışı görmeliydiniz

resulullah o bakışı görseydi merhametten ağlardı;
ben o bakışı gördüm haşyetten bayılacaktım ama annem elimden tuttu.

ne tuhaf, anneler ölürken bile çocuklarının

anneler ölürken bile çocuklarının ellerini bırakmıyor ne tuhaf…

resulullah çok şanslı bir insan
annesi öldüğünde o küçücüktü;
benim annem öldüğünde ben küçücük değildim,
zaten şanslı birisi de değilimdir, filmlerim iş yapmaz.

annem daha yeni öldü fazla uzaklaşmış olamaz!

olamaz dedim annem son nefesini alıp da vermeyince
verse de ben alsam onu, içim ferahlasa, siz de görseniz
resulullah tutsa annemin elinden birlikte geçseler çölü
nasıl olsa resulullah da ölü annem de ölü.

bir varmışım... bir yokmuşum...




yazacak çok da bişi yok aslında... böyle bişiler...


sözlerini de yazayım tam olsun:

ben nice depremler gördüm, kolay kolay yıkılmam
her defasında kaybetsem yine de hiç üzülmem

aslında bu kadar da kırılgan değildim
kendi yarattığım düşmanlara yenildim
bir kayboldum sonra tekrar belirdim
masallardaki gibi bir varmışım, bir yokmuşum

sen bana imkanlar sundun, ben bunu kabul edemem
şimdiye kadar yalnızdım, öyle pat diye değiştiremem


korkarsam sakince ıslık çalarım
ben susmam sen de susma ki korkmayalım
maalesef az sonra gitmem lazım
huyum böyle aynı yerde hiç kalmamışım

bir varmışım, bir yokmuşum...

12 Ağustos 2010 Perşembe

dedem

tek bir şey istiyorum bugün; düzelsin dedecim!

günler sonra edit: dedem daha iyi. yoğun bakımdan çıktı en azından, bilinci açık. tekrar teşekkürler iyi dilekleriniz için:)

10 Ağustos 2010 Salı

boğazda notalar



fotograf ido'nun boğazda sinema etkinliğinden. "boğaz'da notalar" adını verdi yunus buna:) çok sevdim ben de. bu arada üç hafta oldu herhalde etkinliğe gideli. çok çok keyifliydi. bi yandan efil efil boğaz turu yaparken bir yandan bitmez tükenmez ikramlar eşliğinde istanbul hatırasını izledik. istanbul'da yaşadığım en keyifli üçüncü geceydi:D böyle böyle sayıcam bundan sonra.

sonra o gün konuştuk da ido bu etkinliği hep yapsa biz de hep gitsek. hep bedava olmaz tabi ama gerekirse verir parasını gideriz:)

bugünün şarkısı olsun bu da:) sabah radyoda çogzel bi programa denk geldim. eski eski şarkıları çaldı hep. bunu dinleyince günün şarkısı bu olsun dedim... şarkı istanbul hatıra'sından; ben bir martı olsam


Ben Bir Marti Olsam
Yükleyen serkandallar. - Diğer müzik videolarına göz atın.

8 Ağustos 2010 Pazar

istanbul oyuncak müzesi




Hava her ne kadar bunaltıcı olsa da dün en sonunda dışarı çıktık. Akşamüstü güneşin etkisini biraz etkisini yitirmiş olacağını düşündük ki attık kendimizi sokaklara. Ne kadar yanıldığımızı ilk anda anladık. Küçük bir Bülent Ersoy edasıyla salladığım siyah yelpazem ve elimden düşürmediğim su şişesiyle çok havalı gözüktüğümü de söylemeden edemeyeceğim bu sıcakta:)

Neyse vurduk kendimizi yollara ver elini İstanbul Oyuncak Müzesi. Neden daha önce gelmedim diye hayıflandık. Kesinlikle çok çok başarılı. Biz eski oyuncakların şimdikilerden daha keyifli olduğuna karar verdik. Bence yolunuz düşerse mutlaka uğrayın, bakalım siz ne düşüneceksiniz?

6 Ağustos 2010 Cuma

heidi'ye...

dünkü yorumunun üzerine.

bu şarkı benim için çok kıymetli.. çocukluğumdan hatırladığım en erken anının fonunda bu şarkı vardı. mahir de dinlesin bu şarkıyı. belki onun da anılarında yeri olur.

en kısa zamanda sizleri görmek, mahir'i koklamak dileğiyle:)

5 Ağustos 2010 Perşembe

azat




ne çok olmuş yazmayalı yine... hızlı geçiyo bu aralar zaman galiba. fazla koşturmaca halinde yaşamak pek hoşuma gitmiyor aslında ama yaşanıyor bir şekilde. şikayet etmeyelim.

-güzel günler geçti. konserler, yemeler, içmeler, gezmeler. anlatıp nispet yapmayayım:)

-tatile az kaldı. işlere yoğunlaştım gitmeden önce. iyice bezeyim ki çalışmaktan tatilin keyfi de iyice çıksın.

-geçen yazıda yazacaktım buna kısmet oldu. blog dostum heidi'nin bebeği geldi. hoşgeldin mahir:)

- yeni yeni insanlar girdi hayatıma son bi ayda.bundan sonra geçer sık sık adları. insan bi' yaştan sonra kolay dost edinemez diyenler yanılıyor belki de:)