26 Şubat 2010 Cuma

haftasonu başlarken:)



cuma günü saatler 14.00'ı gösterdiği anda happy hours olayına girmek istiyor bünye. şöyle buzzzz gibi bi bira olsaydı haftayı toparlama işlerini onun eşliğinde yapsam fena mı olurdu sanki:) (git şeytan, git! dürtme beni:))

bu hafta pek verimli geçti. listede üzeri çizilmeyen pek bir şey kalmadı. tuğba'ya sonsuz teşekkürleR:)

yarın tam gün çalışılacak. pazar tüm gün temizlik yapılacak.

akşam bünyeyi gezdirmek farz oldu artık. karşıya geçmece ve de bi miktar içmece.

iş konusunda pek bir motive olsam da bu hafta genel olarak gudubettim, asabiydim. geçer herhalde diye bekliyorum.

"muz sesleri"ni bu hafta sonu bitirmeliyim artık.



yukarıdaki şarkı bugünün şarkısı olsun. zira gün boyu 5 kez dinledim kendisini.

"...kimbilir sen
benim halimde
sakinliğimde ne buldun?
bense yorgundum
kendi kendime sokuldum
uyuyakaldım
aklımın iplerini saldım..."

23 Şubat 2010 Salı

motivasyon



- başlıktan da anlaşılacağı gibi motivasyon hallerinin doruklarındayım.
- işler güçler yoğun, kafamızda sürekli projeler, yapmak istenen bir sürü şey ama bi yandan yetersiz vakit hali. çokça çalışıyoruz yani efenim. tilkilerin kuyruklarını ayırmaya çalışıyoruz.
- haftasonu çılgın bir depo düzenleme işine girdik. pek güzel oldu her yer:)
- huzur hali kısmen de olsa devam ediyor, bir özlem hadisesi de girdi devreye ki bu da zaman zaman can sıksa da güzel:)
- akşam olduğunda el işine veriyorum kendimi. terapi gibi bişi, keçelerim, boncuklarım, iğnem, ipliğim:)
- hamarat diva'daki yazılar için her hafta bi kitap okuyorum. bu hız hoşuma gidiyor:)
- geçen hafta bir çırpıda "oğullar ve rencide ruhlar"ı okudum. alper canıgüz'ün hastası oldum. diğer kitaplarını da istedim hemen:) kitap hakkındaki yorumlar için şuraya bir tık.
- fotograf çekmek istiyorum, hava azıcık güzel olsa da eminönüne gitsem...
- ankara planları var çok yakın zamanda. dönünce yazarım artık:)

17 Şubat 2010 Çarşamba

bugün

bugün içimde bir huzur, yüzümde bir gülümseme. sadece bugün değil aslında bu aralar öyle... yapılması gereken çok iş olması canımı sıkmıyor. aksine keyiflendiriyor.

güüüç bende artık:)

bu da günün şarkısı olsun ....



ps: bu arada jason mraz'ı tanımayanlara şiddetle tavsiye ederim. huzur aranılan anlarda birebir:D

15 Şubat 2010 Pazartesi

kısa kısa

çok boşluyorum bu ara buraları. biraz fazla alana dağıldım galiba. toparlanmakta zorluk çekebiliyorum. o yüzden kısa kısa, maddeli yazayım bugün:)

- haftasonu sonunda evimi toparlayabildim biraz, son 15 gündür gelen herkes acınası gözlerle bakıyordu bana (özellikle de kitapların bulunduğu oda:)) neyse velhasıl bir günümü yese de, belim ağrıdan kopsa da ev biraz adam oldu.

- ben bu yoğurt işini beceremiyorum. güzel oluyo ama yoğurt gibi olmuyor. çok sinir bozucu.

- sonra bir de kek faciam oldu bu hafta. içi pişmemiş bir kek. böğğğğ

- kitap okuyorum ben bu ara çok, değişik müzikler dinliyorum.

- buraya yazmasam da daha çok yazıyorum.

-in treatment izliyorum keyifle. hatta ilk iki sezon bitince boşluğa düşeceğimi hissediyorum.

-şebnem ferahın yeni albümünü çok eleştiriyorlar, ben çok sevdim oysa ki...

-kış masallarını okuyorum arada. buraya da yazdım:) the snow queen filmini bulmak istiyorum.

-salep içmek istiyorum hep, içim bayılana kadar...

- sonra başka da bişi istemiyorum, çünkü daha da isteyecek birşey yok. her şey pek güzel. bitmesin..

öperim gözlerinizdenn...

10 Şubat 2010 Çarşamba

güzelleme

sevgili blog,

şiir sevmem ben diye atıp tuttukça geliyor bir şiir ve hop diye "şiir sevilmez mi ey dost?" diye sorasım geliyor kendime. artık "şiir sevmem ben" diye genelleme yapmayacağım, büyük konuşmak iyi bir şey değil. "bazı şiirleri severim ben:)"

buyrunuz:

bak bunlar ellerin senin bunlar ayakların
bunlar o kadar güzel ki artık o kadar olur
bunlar da saçların işte akşamdan çözülü
bak bu sensin çocuğum enine boyuna
bu da yatak olduğuna göre aramızdaki
sabahlara kadar koynumda yatmışsın
bak bende yalan yok vallahi billahi
sen o kadar güzelsin ki artık o kadar olur

işe bak sen gözlerin de burda
gözlerinin ucu da burda yaşamaya alışık
iyi ki burda yoksa ben ne yapardım
bak çocuğum kolların işte çıplak işte
bak gizlisi saklısı kalmadı günümüzün
gözlerin sabahın sekizinde bana açık
ne günah işlediysek yarı yarıya

sen asıl bunlara bak bunlar dudakların
bunların konuşması olur öpülmesi olur
seni usulca öpmüştüm ilk öptüğümde
vapurdaydık vapur kıyıdan gidiyordu
üç kulaç öteden istanbul gidiyordu
uzanmış seni usulca öpmüştüm
hemen yanımızdan balıklar gidiyordu

5 Şubat 2010 Cuma

çok garip

Aslında "gariplikler" koyacaktım yazının başlığını ama kendimi tekrarladığımı farkettim. Sevgili Heidi mimlemişti beni. Üzerinden geçti oldukça. Yazmak istedim ama konu biraz zor:)

Kendimle ilgili 7 ilginç şey. Mmmm.

1. nescafe'yi şekersiz ve sütsüz içmeyi severim. bu garip değil tabi. ama illa ki süt koyulacaksa sırf süte yapılmasını severim. bu da çok garip değil, tamam. ama sırf süte nescafe içtiğimde içine 3 tane de şeker koyarım. işte bu biraz garip galiba.

(ilk maddede kendimle ilgili ilginçlikleri yazarken çakozlayacağımın sinyallerini veriyorum:D)

2. rüyalarımı çoğunlukla kontrol edebiliyorum. ama bazı rüyalar var ki -ki ben onların mesajlarını çözmek için ciddi anlamda çaba sarfediyorum.- defalarca görmeme rağmen ilk seferki gibi etkilenebiliyorum. ilginç bi şekilde rüyalarıma takmış durumdayım efenim.

3. huzur takıntım var. etrafımdaki her şeyi, tüm beklentilerimi "huzur" ile tanımlıyorum.
+ nasıl bir ilişki istersin?
- huzur veren

+aile yaşantın nasıldı?
- huzurlu

+nasıl bir insanı sevebilirsin?
- huzurlu

+ nasıl bir iş seni tatmin eder?
- yaparken kendimi huzurlu hissedeceğim vs.

bu diyaloglar böyle uzar gider. bu iyi bir şey değil farkındayım.

4. İnsanları çok çabuk hayatıma dahil edebilirim ama bir o kadar da çabuk çıkartabilirim. İnsanların bana karşı yaptıkları şeyleri kolay affedebilsem de toplumsal olaylara karşı tavırları beni "hop" diye soğutabilir kendilerinden.

5. her tür örgü çeşidini örmeyi beceririm ama düz örgü öremem. defalarca denedim olmuyor. bi tarafı hep daha uzun oluyor. (saçma ama acı gerçekler vol:x)

6. çok çabuk ağlarım, çocuk gibi ağlarım, ağlayan yüzümü bi yerde(ayna, cam vb) görünce ağlamaya devam edemem, gülerim halime.

7. kendim okumayı ve dinlemeyi sevdiğim şeyleri ısrarla yakınlarıma tavsiye ederim. beğenmezlerse kendi eserim beğenilmemişcesine bozulurum.


şimdi yazdıktan sonra fark ediyorum ki hep olumsuz şeyler "ilginç" diye tanımladıklarım.

sevgili ahmet, cancan mimledim sizi. belki de yazarsınız:)

2 Şubat 2010 Salı

hamarat mıyım bilemedim ama, artık hamarat diva'dayım...



kendi çapımda hamarat olduğum noktalar var benim de tabii. ama sitedeki diğer hamaratlar gibi diva sıfatını kazanacak kadar olmama daha çoook var.

neyse efenim sevgili enhar'ın çalışan, üreten kısacası hem hamarat hem de diva olabilen kadınları buluşturduğu sitesi hamarat diva'da benim de bir köşem var. kimi zaman çocuklara kimi zaman büyüklere yönelik kitaplar tanıtacağım.

birazcık görgüsüzlük yapayım, ilk yazımdan bir alıntı yapayım:D

"Sıkılgan aynı zamanda daraldıkça “Küçük Prens” okuyan bir bünyeyim ben. Siyah-beyaz fotoğrafları severim. Ankara sokaklarını karış karış bilirim, İstanbul sokaklarını öğrenmeye ömür yetmez sanırım. Kekin yanında süt içmeyi, sütün içine Türk kahvesi karıştırmayı severim. Her gün köfte verseniz yerim. Plastik torba düşmanıyım, kumaş torbalarım hep yanımda gezerim. Müzik kutularına bayılırım. Kendimle didişirim bol bol. Akordeon sesi kendimle barışmamı sağlayabilir hemen. Bir de ben bir tek gamzelerimi severim :)" devamı için tıktık:)

1 Şubat 2010 Pazartesi

beklenti durumları

armut pişsin hop diye ağzıma düşsün istiyorum ben mesela. çok çabalamadan bir şeyler değişsin istiyorum, değişmeyecekse bu haline yine çok çabalamadan alışayım istiyorum.

önce iyileşmek sonra mümkünse bir daha hasta olmamak istiyorum.

birazcık enerjik olmak istiyorum hastayken bile.

sıkıldım hastalık hallerinden, anlayışlı olunuz efenim..

öbdüm