25 Nisan 2010 Pazar

tatil



çoook keyifli üç gün geçirdim, gerçekten tatil gibi. cuma günü 4'e kadar çalışsam da tatil oluğunu bilip çalışmak, uzun zamandır yapmadığım şeyleri yapmak iyi geldi.
cuma akşamüzeri aynı şehirde oturup, sürekli görüşmek isteyip görüşebildiğimiz anların kısıtlı olduğu bir arkadaşımla buluştum. sohbet, muhabbet, kahveler, yemekler, çaylar... pek güzeldi. daha sık yapılsın! :)

cuma gecesi eve geldiğimde üzerimde saçma bir enerjiyle bir miktar daha çalıştım. sonra uzuuun zamandır görüşmediğim ankara semalarından bir arkadaşımın msn'e girmesiyle iki lafın belini kıralım dedik, bi baktık saat 4 olmuş:)

cumartesi sabahı ebeveynleri:) küçük bir kaçamak yapacak olan zeyno'yu devraldım. önce kahvaltı. sonra bana gidip evi toparlamaca, Kipi'den kitap bekleyen çocukların kitaplarını Zeyno'yla hazırlamaca. Zeyno kontenjanından çocuklara daha fazla sticker ve ayraç gönderildi tabii:) Aslında plan öğle uykusundan önce kukla tiyatrosuna gitmekti ama ben bu işi biraz geç planladığımdan yer kalmamıştı:( Dolayısıyla biraz evde kudurmaca, sonrasında öğle yemeği ve sonrasında uyku...

Saat 4 sularında Zeyno uyandığında sürpriz konuğumuzla birlikte Caddebostan sahile gittik. Önce Migros'tan ufak bir alışveriş yaptık, sonra her ihtimale karşı Zeyno tuvalete götürüldü ve son olarak hedef olan oyun parkına gidildi. Biz çimenlerde yayılmışken Zeyno parkta oynadı. Peşinden koşturduk tabii bol bol. Köpek sevdik yine, ufak bir kızın scooter'ına el koyduk kısa bir süre... Çokça eğlendik.

Ama yeter mi? Tabi ki yetmedi. Atladık bir taksiye ver elini Bostancı Lunaparkı:) Daha önce Meydan'da bir takım aletlere binen Zeyno, gerçek bir lunaparkta biraz şaşırdı tabi. Bir süre şaşkın şaşkın baktı etrafa. Sonra gondolun yanına gidip baktı bir süre. ve sonra istikamet iki katlı gösterişli atlıkarınca:D Zeyno atlıkarıncadayken ben hayran hayran kocamaaaaan salıncağı izledim:) Sonra Zeyno için o salıncağın küçüğünden bulduk. Heyecanla bindi tabii:) İlk hareket etmeye başladığında biraz endişelendim "korkar mı acaba" diye, onun da yüzünde "korkmalı mıyım acaba" diye bir bakış vardı. Ama sonra kollarını açıp, gözlerini kapatıp yaşadığı keyfi görmeliydiniz.

Lunapark sevdası yorgunluktan biraz kısa sürdü. Sonrasında eve geldiğimizde "yemek filan yemeyelim meloş, sen bana sütümü ver de be yatayım" diyerek anında uyudu:)

gece ishalle uyandık, pek keyifli bir gece geçirmedik ama yine de sorun çıkarmadı. Pazar gününü de özet geçebilirim. İstemediği bir şey olduğunda " ben hastayım bana dokunmayın", diğer zamanlarda ise "hastamasta değilim ben, hadi parka gidelim nidaları eşlğinde geçti gün. Akşamüzeri Zeyno öğle uykusundayken tatilci ebeveynlerin dönmesiyle son buldu beraberliğimiz.

Sonrası evli evinee, köylü köyüneee

Hiç yorum yok: