5 Ocak 2011 Çarşamba

Kumkurdu


İş icabı çocuk kitaplarıyla fazlasıyla haşır neşir olsam da kendi kitaplığıma eklediğim kitap sayısı çok değil. Kumkurdu da bunlardan biri. Anlatmadan geçemedim… Kumkurdu serisi şekil itibariyle çocuk kitabı olarak gözükse de yetişkinler için de huzur dolu, keyifli vakit geçirebilecekleri kitaplardan oluşuyor.

Seri üç kitaptan oluşuyor. Kumkurdu, Daha Fazla Kumkurdu, Daha da Fazla Kumkurdu. Bir de üç kitabın tek kitapta buluştuğu Üçü Bir Yerde kitabı var. Bölüm aralarında Kristina Digman’ın benim çok beğendiğim çizimleri var. Bir de kitabın içinden çıkartmalar çıktı. Bu yaşımda çocuk gibi not defterimin birkaç yerine yapıştırdım evet, itiraf ediyorumJ

Gelelim konuya. Zackarina anne ve babasıyla deniz kenarında yaşayan küçük bir çocuk. Eve taşınmalarının ardından bir gün sahilde yürürken kumun altında siyah bir burun görmesiyle Kumkurdu ile tanışıyor. Kürkü altın gibi parıldayan, vahşi ve güzel Kumkurdu'yla... Bu tanışmadan sonra bilge Kumkurdu ile meraklı Zackarina’nın maceraları, hayata dair keyifli sohbetleriyle ilerliyor kitap.

Kumkurdu’nun her şeyi bilen, sakin, huzurlu ve keyifli tarzı Zackarina’nın çocuksu meraklılığı ve heyecanıyla birleşince ortaya çok keyifli sohbetler çıkıyor. Peki Zackarina ve Kumkurdu nelerden mi bahsediyorlar: aşktan, dostluktan, paylaşmaktan, ailelerden, evrenden, zamandan kısacası bir çocuğun kafasında kurabileceği bir çok şeydenJ

Kumkurdu çoktan benim başucu kitabım oldu. Kesinlikle tavsiye ederim…

Kitaptan kısa alıntılarla bitireyim yazımı.

“Ben rüzgardım,” diye düşündü. “Gökyüzünde yağmurları savuran bir rüzgar, ve yağmur yağdı ve yağdı, yüzlerce yıl, bütün şehir sırılsıklam oldu ve öfkelendi. Ama çadırda yaşayan iki kişi yağmurdan mutlu oldu ve ben o zaman annemin oldum ve annem benim ve babam ikimizin. Ve ben şimdi kendiminim.”

“Büyürken vücudun patlayan mısır taneleri gibi kıpır kıpır olduğunu! Bunu sen ben biliriz, her küçük kurbağa da bilir ama onlar bilmez, dedi Kumkurdu. Büyüdüler ya, hemen unuttular.”

“Bir sonu olmalı,” diye düşündü Zackarina. Her şeyin bir sonu vardı. Bir merdiven başlar ve biterdi. Ve önce sabah, sonra da akşam olur, bir gün böyle başlayıp biterdi. Dünyanın en uzun treninin bile bir son vagonu vardı ama tren biterdi.

Ama evren, diye düşündü Zackarina, yalnızca devam ediyor, devam ediyor ve devam ediyor. Sonu yok!”

1 yorum:

heidi dedi ki...

Biz çok seviyoruz Kumkurdu'nu dönüp dönüp okuyorum Mahir'le.

Birde sen de kedigillerden olmuşsun bir hayırlı olsun diyemedim. Pek bir şapşal kedik.

Öperim ikinizi de.