Boğazımda bir yumru var bugün. Sessizliğin getirdiği yumru... "Neden böyleyim?" sorusuna verilemeyen yanıtların getirdiği yumru. "Neden sessizim herkes gibi, neden susuyorum içimde çığlıklar varken?"
Dün Alexis'in polis tarafından katledilişin birinci yılında Yunan halkı yine sokaklardaydı. Ve yine dün bir insan daha öldürüldü Diyarbakır'da "Aydın Erdem" 23 yaşında. Haberlerde sadece " 1 gösterici hayatını kaybetti" anonsuyla geçiştiriliyor. Geçiyor mu peki? Geçmiyor!
Bugün bir haber daha geldi. Yaklaşık 1 ay önce belediye otobüsüne atılan bir molotof kokteyli yüzünden yanan 17 yaşındaki Serap Eser öldü. Yumru büyüdü, büyüdü... Gitmeyecek bir hale geldi.
Sözlükte gezinirken Rozerin Aksu için yazılanları okudum.
Yumru gözyaşı oldu...
çocuk ama onlar, çocuk...
katil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
katil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
7 Aralık 2009 Pazartesi
6 Aralık 2009 Pazar
Kardeşimsin Alexis

Cenazesinde dağıtılan mektupta şunlar yazıyordu:
"unuttunuz
bizi desteklemenizi bekliyorduk,
bir defa da olsa,sizin bizi gururlandırmanızı bekliyorduk
boşuna
yalancı hayat yaşıyorsunuz,boynunuzu eğdiniz,
donunuzu indirdiniz ve öleceğiniz günü bekliyorsunuz
hayaliniz yok,sevdalanmıyorsunuz,
yaratmıyorsunuz
yalnız satıp alıyorsunuz.
her yerde maddiyat
sevgi hiçbir yerde-hiçbiryerde gerçek
anababalar nerede? sanatçılar nerede?
neden dışarı çıkıp bizi korumuyorlar?
bizi öldürüyorlar
yardim edin
çocuklar"
Gecen yıl 7 Aralık ve sonrasında izlediklerim ise şu şiiri hatırlattı bana hep:
haykır acını ey halk, baş eğme haykır
bir yol kavşağındasın ve ancak
yaraların, haykırışlarla onarılır
bir yol kavşağındasın ve senin
değişmek için çırpınıyor kaderin
kuşan alnında biriken o kara teri
sırtında şakırdayan kırbacı kopar
soluk al, ışıldat o mazlum yüreğini
bak; korlaştı acıların, kozalandı
ey halk, parçala şu nankör suskunluğunu
baş kaldır artık
sevginin ve öfkenin uğultusunu
bağrına vura vura taşırken sana
karşılık gözetmiyor o gencecik insanlar
ne barbarın tehdidi, ne dişleri kıran elektrik
dalga dalga yayılan o rüzgarı durdurabilir
bu direniş senin için ey halk
bu çığlık senin kollarınla
yıkılsın şu köhne dünya
ve coşkuyla yeniden kurulsun diye çınlatıyor hayatı
bir yol kavşağındasın fakat
mutlaka değişecek kaderin
bunu bekliyor şu ıslak çukurlarda yürüyen şu yoksul çocuk
bunu bekliyor gözevleri kurutulmuş analar
bunu bekliyorzincirin oyduğu bilek
bunu bekliyor açlık, kuraklık, ılık ılık akan kan
bunun için en gençlerimizi ölümle tanıştırdık
kuşan kendini artık,
biraz da gövdeni yüreğinle kırbaçla
ey halk, haykır acını; bu kara dumanı dağıt
nihat behram...Katledilişinin 1. yılında Kardeşimsin Alexis....
5 Ağustos 2009 Çarşamba
"insan" olmak

İnsan öleceği zaman hayatı gözünün önünden geçer, tüm hayatının muhasebesini yapar derler kısa bir süre içerisinde. Kenan Paşa’nın muhasebesi kısa sürelere sığdırılabilecek bir hayatı olmadı. O hayatının kısa bir bölümünde milyonların hayatını, bu ülkenin geleceğini kararttı. Bu ülkenin düşünen, sorgulayan, mutlu olmasa bile güzel günler göreceğine inanan insanlarını heba etti. Yaşıtlarının dünyadan haberi yokken vatanının geleceğini sorgulayan 17 yaşındaki Erdal Eren’i darağacına gönderdi.
Şimdi hasta yatağında bir an olsun gözlerinin önünden bunların geçmesi gerekirken kendisi Fenerbahçe maçının sonucunu düşünüyor. İşte bu yüzden “Darbeciler Yargılansın” dedik, işte bu yüzden ısrarla Kenan Paşa’nın tonton bir ressam değil elinde yüzlerce insanın kanı olan bir darbeci olduğunu anlattık. Ve gün gelip hesabı sorulmadan eceliyle öldüğünde, bu yüzden haykıracak milyonlar “Hakkımızı helal etmiyoruz” diye.
(bknz: Ece Temelkuran ne güzel anlatmış)
20 Haziran 2009 Cumartesi
13 kurşun
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)