şikayet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
şikayet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Eylül 2009 Cuma

öncelikler yüzünden...

Yapmak gereken onca şey varken hiçbir şeye yetişememe hali yormaya başladı biraz.bir şekilde hayatın dayattıklarıyla kişisel önceliklerim arasında sıkışıp kalmaya başladım. bu da biraz hayatımdan huzuru götürdü.
çok iş var. görmek istediğim bir sürü arkadaşım, okumak istediğim bir sürü kitap, izlemek istediğim bir sürü film var. ama birinden birini bile tam anlamıyla yapamıyorum.
sanırım biraz hayatı hale yola sokmak lazım. üstü bi türlü çizilemeyen to-do list'lerden daha kısa daha makul to-do listlere geçmek lazım belki de.
gerçekçi hedefler, gerçekçi planlar.

evet, evet. çok yüklenmemek lazım.

şimdi biraz gidip toparlanayım

yarın güzel şeyler yazacağım bol bol (son yıllarda geçirdiğim en keyifli bayram, edirne, "mutlu" insanlar vs.)

bi de şarkı ekleyesim vardı ama zate zar zor açtım blogger'ı riske atamadım.

31 Ağustos 2009 Pazartesi

fikret kızılok'tan geliyor: gecenin tam üçünde

sevgili günlük,
tabi fikret kızılok'tan gelmiyor. müzik paylaşımı da bi yere kadar. seni bir süre şikayet etme, bıdırdanma aracı olarak kullanmaya karar verdim.

gecenin körü olmuş ben hala bu masanın önünde, bu bilgisayarın başındayım. güzel müzikler(bkz:radyo eksen) dinleyip kendimi motive etmeye çalışıyorum ama daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum.

son kalan gücümü enerji versin diye bu yazıyı yazmaya harcıyorum. çok işim var lan günlük. etraf dandini. amcama benzedim bi yanı toplarken diğer tarafları dağıtıyorum. e en geç yarın öğlene kadar her yanı toplamam lazım. kurabiye çay eşliğinde bir toplantım var yarın(home office çalışmanın zararları). daha çok zararı var; say say bitmez. daha kötüsünü görüp avunma moduna gireyim ben en iisi. şükür yaradana, oh oh ne güzel işim var.

bir de canım sıkılıyo ki sorma gitsin. şu dosyaların arasından çooook eğlenceli bişi çıksın. lütfen

19 Ağustos 2009 Çarşamba

tahliller mahliller

hastaneler, mastaneler, tahliller ve mahliller... bezdim artık galiba. mümkünse üç sene beyaz önlüklü kimseyi görmeyeyim, herhangi bir şekilde kan fln vermeyeyim. fenalık bastı içime. bitiyo yarın ama.

bitsin bugün
hemen bitsin
şimdi bitsin

6 Temmuz 2009 Pazartesi

ankara'nın ardından birikmişler...




uzun zamandır yazmıyorum yine. aslında öyle çok şey var ki biriken. nasıl yazmalı bilemiyorum. maddeci bi insan mı olsam ne?

-altta soldaki fotograf koca koca bloklardan gelen tek güzel görüntü. sabah o aynalı pencerelerden yansıyan güneş giriyor gözlerimin içine. gökyüzünü çoğu zaman o aynalardan gelen görüntüyle görüyorum yatağımdan kalkmadan.

- daha önceki yazılarımın birinde bozcaada'nın sürprizi demiştim ilk resimdeki objeye. Sürprizim intiharlara kalkıyor fotoğraflarda da görüldüğü gibi.

- koşturmacalı geçen son 20 gün

- birazcık da olsa hafifleyen uyku problemi, bitmek tükenmez uyku isteği, eskiye nazaran biraz daha huzurlu kısa uykular

- ardı arkası kesilmeyen sağlık problemleri

- her anlamda gelgitler

- ankara'ya giderken fiziksel olarak rahat ama çok huzursuz bir yolculuk

- ankara'da dostlarla birlikte geçirilen vakit, kendini gizlemeihtiyacı duymamak, kendini en ezik hissettiğin şeyleri bile rahatça paylaşabilme, paylaştıkça da rahatlama

- ilk defa bir arkadaşının evlenmesi, kendi mutluluğun kadar çok istemek onun mutluluğunu

- o karşılaşma anını beklemek, endişelendiğin hiçbir şeyin olmaması, içinin rahatlaması

- "herkes hakettiğini yaşıyor" nasıl cuk diye oturuyor bazı insanlara diyebilmek rahatca

- birinin gitmesini izlemek ne zaman kolay oluyor?

- ankara'dan dönerken son derece rahatsız ama bir o kadar huzurlu bir yolculuk

çok kırıktı içim benim. paramparçaydı. geçmez sandım, geçmeyecek dedim, hafifledi. geçmedi ama geçeceğini biliyorum artık. anlam veremediğim bir çok hadise yaşandı bu süreçte. kendimle çeliştiğim, bazen fazlasıyla kendimi suçladığım durumlar oldu. geçmeyecek gibi geldi başlarda. kendimden başkasını suçlayamadım en başta o yüzden belki. belki çok az zaman geçti üzerinden ama ne zaman ki kendi sesimi dinledim, esasında neyin beni üzdüğünü anladım, o noktada hafiflemeye başladı acım. "geçmez"lerim "geçer belki ama çok sonra"ya dönüştü.
şimdi ise geçeceğinden eminim. "keşke olmasaydı" diyo içim sadece, "keşke hep eskisi gibi kalsaydı".

iyiyim şimdi. olabildiğince iyi hissediyorum kendimi. duvarlarım etrafımda mutluyum.

uzun zamandır hayalini kurduğum tatile gideceğim önümüzdeki hafta. o zaman daha iyi olacağım:) pür-i pak döneceğim...

kısa bir özet oldu bu kimseye bişi katmadı belki ama ilerde hatırlayayım istedim.

15 Haziran 2009 Pazartesi

sıkılmalar

sıkılıyorum ve de daralıyorum. nefes bile alamıyorum. geçsin, bitsin, geçsin, bitsin, geçsin, bitsin

28 Mayıs 2009 Perşembe

bilemedim


önce bu şarkı dinlenecek.

- uyumak istemiyorum artık. bu sürekli kabus görme hali beni yordu. ne katilliğim kaldı ne militanlığım. rüyalarımda normal bi kadın olmak istiyorum mümkünse
- son on gündür bitmek tükenmek bilmeyen dağınıklığımdan kurtulmak istiyorum
- evimi derlemek, toplamak, temizlemek ve sonra da kafamı toplamak istiyorum
- hiç bişi düşünmeden kitap okumak istiyorum sürekli
- bi deniz kenarında oturup, ayaklarımı denize soksam, başka hiçbişi yapmasam da güzel olur
- ya da sürekli gezsem de olur
- ya da annemin yanına gidip yayılıp, ekmek elden su gölden yaşamak bi süre
- iyisi mi işe güce vereyim kendimi ben

bilemedim anlayacağınız ne yapsam, ne istediğimi bilemedim. karar vermek zorunda bırakılmak hoşuma gitmedi. bi süre muğlak yaşasam ne olur ki sanki. ölmez herhalde kimse. peh. kafam dolu. boşalsın ve güzel güzel şeyler düşüneyim.

bu gece kabus görmeyeyim, güzel güzel uyanayım yarın sabah...


Posted by Picasa