uyku etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
uyku etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Temmuz 2009 Pazartesi

ankara'nın ardından birikmişler...




uzun zamandır yazmıyorum yine. aslında öyle çok şey var ki biriken. nasıl yazmalı bilemiyorum. maddeci bi insan mı olsam ne?

-altta soldaki fotograf koca koca bloklardan gelen tek güzel görüntü. sabah o aynalı pencerelerden yansıyan güneş giriyor gözlerimin içine. gökyüzünü çoğu zaman o aynalardan gelen görüntüyle görüyorum yatağımdan kalkmadan.

- daha önceki yazılarımın birinde bozcaada'nın sürprizi demiştim ilk resimdeki objeye. Sürprizim intiharlara kalkıyor fotoğraflarda da görüldüğü gibi.

- koşturmacalı geçen son 20 gün

- birazcık da olsa hafifleyen uyku problemi, bitmek tükenmez uyku isteği, eskiye nazaran biraz daha huzurlu kısa uykular

- ardı arkası kesilmeyen sağlık problemleri

- her anlamda gelgitler

- ankara'ya giderken fiziksel olarak rahat ama çok huzursuz bir yolculuk

- ankara'da dostlarla birlikte geçirilen vakit, kendini gizlemeihtiyacı duymamak, kendini en ezik hissettiğin şeyleri bile rahatça paylaşabilme, paylaştıkça da rahatlama

- ilk defa bir arkadaşının evlenmesi, kendi mutluluğun kadar çok istemek onun mutluluğunu

- o karşılaşma anını beklemek, endişelendiğin hiçbir şeyin olmaması, içinin rahatlaması

- "herkes hakettiğini yaşıyor" nasıl cuk diye oturuyor bazı insanlara diyebilmek rahatca

- birinin gitmesini izlemek ne zaman kolay oluyor?

- ankara'dan dönerken son derece rahatsız ama bir o kadar huzurlu bir yolculuk

çok kırıktı içim benim. paramparçaydı. geçmez sandım, geçmeyecek dedim, hafifledi. geçmedi ama geçeceğini biliyorum artık. anlam veremediğim bir çok hadise yaşandı bu süreçte. kendimle çeliştiğim, bazen fazlasıyla kendimi suçladığım durumlar oldu. geçmeyecek gibi geldi başlarda. kendimden başkasını suçlayamadım en başta o yüzden belki. belki çok az zaman geçti üzerinden ama ne zaman ki kendi sesimi dinledim, esasında neyin beni üzdüğünü anladım, o noktada hafiflemeye başladı acım. "geçmez"lerim "geçer belki ama çok sonra"ya dönüştü.
şimdi ise geçeceğinden eminim. "keşke olmasaydı" diyo içim sadece, "keşke hep eskisi gibi kalsaydı".

iyiyim şimdi. olabildiğince iyi hissediyorum kendimi. duvarlarım etrafımda mutluyum.

uzun zamandır hayalini kurduğum tatile gideceğim önümüzdeki hafta. o zaman daha iyi olacağım:) pür-i pak döneceğim...

kısa bir özet oldu bu kimseye bişi katmadı belki ama ilerde hatırlayayım istedim.

22 Haziran 2009 Pazartesi

kabus



Aynı rüyayı kaçıncı kez gördüğümü sayamıyorum artık. değişen tek şey rüyanın içinde kısa birsüre bana eşlik eden insanlar. rüyayı ne kadar sık gördğümü düşündükçe yine görüyorum. sinirler bozuk. bir daha görmemeyi diliyorum...

değirmendere'deyim. Mercan'daki evin yerinde başka bir apartman var. 4. kattayız. Mobilyalar değişik. Tarzımız değil. Fazla asortik. Ablam, annem, babam ben varız. Akşam geç saatler. Yemek yemişiz. Balkonda oturuyoruz. Birden sahne değişiyor. Ben odamdayım, uykudan uyanıyorum bir panikle. Etrafta kimse yok. Hava karanlık. İçeriden su sesi geliyor. Anneme sesleniyorum, ses yok. Sırayla deniyorum evdekileri kimse ses vermiyor. Kalkıyorum yataktan su sesine değil annemlerin odasında gidiyorum. Kimse yok. Ablam da yok. Salona gidiyorum. İlginç bi şekilde camlar kapalı ve içerisi çok sıcak. Camı açmaya gidiyorum. Su sesi dışarıdan geliyor. Deniz bizim pencerenin altına kadar yükselmiş. Denizin üstünde onlarca balina var. Minyatür balinalar. Ölmüş hepsi. Bir tanesi camın tam altına sürükleniyor. Yaşıyor gibi. Diğerlerinden daha sağlıklı görünüyor. Gidip küveti doldurmak için suyu açıyorum. Balinayı nasıl içeri taşıyabileceğimi düşünüyorum bir yandan. Minyatür olduklarını söylemiştim balinaların ama ellerimden kayıyor. Mutfaktaki kilimi alıyorum. Suya atlıyorum, etrafımda üç tane ölü balina var. Her yanıma değiyor. kilimi balinanın etrafına sarıyorum. uçlarını pencereden içeri atıp, yukarı çıkıyorum. Yüzgeçleri kıpırdıyor o sırada. Bu arada denizden tiz sesler geliyor. Ağlamaya başlıyorum. Balinayı çekmeye çalışıyorum ama her seferinde kayıyor kilimin içinden. Belki on kez deniyorum ama olmuyor. Sesler çoğalıyor gitgide. Artık balinanın yüzgeçleri de kıpırdamıyor. Gözünden kan akmaya başlıyor. Öldüğünü anlıyorum. Tüm sesler kesiliyor bir anda. Deniz kıpkırmızı oluyor. Sıçramayla uyanıyorum...