fazla kişisel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
fazla kişisel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Ocak 2010 Salı

so let go...

uzun zamandır yazmıyorum, aklımda sürekli bir şeyler var yazmak için ama bir türlü oturamıyorum yazmaya, oturduğumda ise aklımdaki her şey uçuyor.

bir yanım kıpır kıpır, içim pırpırık; diğer yanımda tarif edemediğim garip bir hal. "geçer herhalde" diyor ve de bekliyorum. pırpırık hal kalsın, garip hal gitsin:)

içimi her defasında kıpırdatan şarkı gelsin o zaman:



Garden State soundtrack'ini dinliyorum uzun zamandır sık sık. pek keyifli genel olarak. insanda "kalkıp gitme" hissiyatı uyandırıyor. Filmde de aynı hissiyat var ya da bana öyle hissettiriyor bilemedim. Gidilsin bir yerlere, değişik ve de güzel bir şeyler olsun.

22 Aralık 2009 Salı

itiraf

ben şimdi aslında depresif depresif şeyler yazmak hatta mümkünse bir şeyleri kırıp dökmek ve hatta mümkünse kendi kafamı duvarlara vurmak filan istiyorum. alttaki şarkının altına da upuzun nefret dolu şeyler yazmıştım aslında. sonra okudum, kendi kendime bu kadar asabiyete gerek yok dedim, herkesler okuyacak, zayıf gözükmemek lazım dedim sildim. sonra kendi kendime "ne ikiyüzlüsün lan meloş" dedim ve bunu yazmaya karar verdim. önceki nefret dolu yazıyı tekrar yazmıcam tabi zira geçti bile. belki de geçmedi de kendimi kandırıyorum bilemedim. bu ara kendimi pegzel kandırabiliyorum.

öbdüm

1 Aralık 2009 Salı

bir tatlı huzur



akordeon sesini severim. her an ve her koşulda huzur verebiliyor bana. aslında küçüklüğümden beri severim ama bundan bir süre önce o sese duygusal anlamlar da yükledikten sonra ayrı bir yer oldu kalbimde:D ankara'da yaşarken ben daha başkaydı tabi her şey. bazı haftasonları akordeoncu geçerdi kapıdan. saçma sapan bir gülümsemeyle kalırdım. "benim için gelen akordeoncu"ydu o çünkü:) burada hemen hemen her pazar oturduğum sokağa bir akordeoncu geliyor. uzun uzun çalıyor, huzur verip gidiyor, sadece huzur:)

24 Kasım 2009 Salı

günün şarkısı



işte buna bıçak çekiyorum
şimdi adı yok hiçbir sevgilinin
zaman zaman değil şimdi
yalnız ben miyim bu ahir zamanda
derviş mekanına aşk ile çağıran
bu ahir zamanda …

20 Kasım 2009 Cuma

pırpırık


her şeyin sıradanlaştığını hissetmeye başladığın anda zbannn diye ortaya çıkan şeyleri seviyorum ben. her şeyden değerli oluyorlar belki de o monotonluğu yıkmayı başarabildikleri için.

bir sebebi yok bunu yazmamın. öyle içimden geldi diyelim:)

10 Kasım 2009 Salı

özet




arayı uzatmamak lazım, biliyorum. ama çok yoğun geçiyor bir süredir hayatım. ben bile yetişemiyorum bazen. işler yoğun, çalışma motivasyonum doruklarda. heyecan duyduğum şeyler artmaya başladı. güzelleşiyor gibi sanki hayat. arada yine dellendiğim zamanlar oluyor tabi. ama daha kısa sürede daha az hasarla atlatmayı başarabiliyorum sanki. her şey güzel olacak hissiyatı daha yoğun içimde artık.

bu öyle özet olsun. daha geniş bi vakitte yaşgünümüz, haftasonu, yeni projeler hakkında üç farklı yazı yazacağım. söz:)

şimdi sütümü ısıtacağım 500 days of summer eşliğinde uyuyacağım...

25 Ekim 2009 Pazar

wrong

günün şarkısı olsun bu da. yazacak çok bir şey yok aslında. böyle işte "wrong". Biri gelip şarkıdaki her "wrong" sözünde kafama çıtank diye vursun ben de kendime geleyim istiyorum. Friendfeed'de şarkı için yaptığım "şu an sanki şarkının her bi yanı beni anlatıyomuş gibi geliyo." yorumuna Tuğba'nın verdiği yanıt aslında kafamı duvarlara vurmaktansa dönüp kendime bakmamı sağlıyor: "Ya halen bunun farkında olmasaydın?"

Farkındalık hep güzel bişi midir bilmiyorum, ama sanırım evet geç olmadan farkına vardığım için biraz da şanslıyım...

18 Ekim 2009 Pazar

haydi bakalım

haydi bakalım, buyuralım burdan yakalım.

bu kadar siniri geyik bi şekilde bişiler anlatıp atlatabilir miyim bilmiyorum hiç. yazayım iyi gelir diye açtım blogu ama. yetmeyecek galiba.

blogu açmama vesile olan yazıyı açıp okuyayım. siz de o yazıyı yeniden yazdım farzedin. ben de o yazıyı yazmama sebep olan olayı hatırlayayım bu olayın asabiyeti yetmezse. falan filan.

buyrun burdan yakın

6 Ekim 2009 Salı

ordan burdan



karmakarışık yazacağım. ne zamandır aklımda olup da yazmadıklarımı.

-jülide özçelik ne başarılı bi hatundur öyle. mekanın son derce kötü bir ses sistemi olmasına rağmen sanki albümden çalıyorlarmış gibi pürüzsüz ve berrak söyledi tüm şarkılarını (pürüzsüz ve berrak dedim yahu. ihihihi)

- çok alkol bazen iyi olabildiği gibi bazen tehlikeli olabiliyor. arka arkaya iki hafta sonu çok içince bu kararı vermek zor olmadı)

- tam sekiz yıl sonra görülen lise arkadaşlarınla ilk karşılaşma anının alkol limitlerini açmış, maymunluğun doruklarına varıldığı bir dans gecesinde olması garip oldu tabi:) garipten ziyade komik oldu.

- bu arada konser, lise arkadaşlarıyla karşılaşma, fazla içip sapıtmaca olayları aynı mekanda oldu. Haymatloss. Beyoğlu'nda güzel bir mekan. Direnistanbul'un aktiviteleri de bu mekanda yapılıyor. Havadar güzel bi yer:) Gidildi, görüldü, onaylandı.

- saçlarımı kestirdim, çok kısa oldu, bi garip, alışamıyorum.

- evimde oturmayı özlediğimi farkettim biraz. adalar, modalar, yemeler, içmeler, gezmeler ve tozmalar. yoruldum bi miktar. bu hafta hiç evden çıkmayacağım söz.

- fotografları düzenlemek lazım. yapıtırılacak fotografları ayırmalı, lomo'ları tab ettirmeli.

- içimden öyle çok şey yazıyorum ki, kafamda sürekli kelimeler... ama ortada hiçbir şey yok.

- bazen özlem garip bi hal alıyo. saçımı ilk kestirdiğim gün aynanın karşısındaki o halim özlem değil de ne?

- dünyanın "sözde" efendileri küresel krize çözüm bulmak için istanbul'a çöreklendiler. Aktivistler günlerdir sokaklarda. Ses çıkaran ilk eylem Birgün gazetesi editörünün İMF Başkanı'na ayakkabı fırlatması oldu. Eylemin kendisine değil atılan ayakkabının markasına odaklananlara sadece gülüyorum yandan yandan.

-bugün eylemler en üst noktadaydı. her yerde direniş, her yerde isyan. sokaklar bizim diye bağırdı aktivistler.

daha var bissürü bişi aslında ama. sonra yazayım onları da...

29 Eylül 2009 Salı

gelgitli haller




böyle sümüklüböcek gibi yapışayım bi duvara kuruyayım orada öyle. şimdi böyleyim. çok geçerli sebeplerim var kendi içimde. hoop maskeleri alırım yarın yine. endişelenilmesin..

-yine yeniden kabuslar
-uyuyamama halleri
-aynada kendini görememe, sevmeme hali
-bi koşu gidip saçı başı değiştirme, ortaya çıkan yeni görüntüyü de sevmeme
-yeni halin eski zamanları çağrıştırması
-her aynaya baktığında hep güzel anıların aklına gelmesi
-güzel şeyleri düşündükçe kendine kızma hali
-geçsin istemek, geçmesin istemek
-uzaklaşmak iyice
-gitmek istemek
-uyumak istemek
-uyumak istemek
-uyumak istemek

(bu yeni ergen depresif hallerin bir an önce geçmesi blog yazarının da tek temennisi, anlayışlı olalım, sırtını sıvazlayalım)

25 Eylül 2009 Cuma

öncelikler yüzünden...

Yapmak gereken onca şey varken hiçbir şeye yetişememe hali yormaya başladı biraz.bir şekilde hayatın dayattıklarıyla kişisel önceliklerim arasında sıkışıp kalmaya başladım. bu da biraz hayatımdan huzuru götürdü.
çok iş var. görmek istediğim bir sürü arkadaşım, okumak istediğim bir sürü kitap, izlemek istediğim bir sürü film var. ama birinden birini bile tam anlamıyla yapamıyorum.
sanırım biraz hayatı hale yola sokmak lazım. üstü bi türlü çizilemeyen to-do list'lerden daha kısa daha makul to-do listlere geçmek lazım belki de.
gerçekçi hedefler, gerçekçi planlar.

evet, evet. çok yüklenmemek lazım.

şimdi biraz gidip toparlanayım

yarın güzel şeyler yazacağım bol bol (son yıllarda geçirdiğim en keyifli bayram, edirne, "mutlu" insanlar vs.)

bi de şarkı ekleyesim vardı ama zate zar zor açtım blogger'ı riske atamadım.

19 Eylül 2009 Cumartesi

cumartesi...

harala gürele bir cumartesi. koşturmaca ama keyifli:)

evde kiler olarak kullandığım bir oda var. çamaşır makinası ve üzerinde kooocaman bir dolap. Evin tüm dağınıklığını içine tıkıştırabildiğim bir yer. Perş günü süpürgeyi almak için kapıyı açmaya çalıştım, ama o da ne kapı yerinden oynamıyor. Önce yine çamaşırlığın kapağı düştü sandım. Fakat durum vahim. Duvara dayalı olarak yığılı duran yaklaşık 3000 dosya kapının arkasına devrilmiş. Kapıyı zar zor oynattım o gün. Bugün de esas çaba verildi ve yaklaşık 1 saatlik bir sürede dosyalar beşer onar çıkartılıp kapı biraz açıldı (sevgili ablacığımın gözlerinden öperim:)) Şimdi sıra temizlikte. o dosyalara başka bir formül bulmalıyım:D Çamaşırlar yıkanmalı vs.
Akşam saatlerinde ise keyif yapacağım bugün. Huzuruma huzur katacak sohbetşinas bir arkadaşım da geliyor. E daha ne isterim:)

2 Eylül 2009 Çarşamba

bahar temizliği

iyi temizlemek lazım etrafı. gizli köşelerde hiçbir şey kalmamalı, sonra ortaya çıkabiliyorlar tam hayatımı düzene koydum dediğin anda.

her şey bitsin
her şey gitsin...

(sonu gelecek bu bıdırdanmaların yakın zamanda, hissediyorum:))

31 Ağustos 2009 Pazartesi

fikret kızılok'tan geliyor: gecenin tam üçünde

sevgili günlük,
tabi fikret kızılok'tan gelmiyor. müzik paylaşımı da bi yere kadar. seni bir süre şikayet etme, bıdırdanma aracı olarak kullanmaya karar verdim.

gecenin körü olmuş ben hala bu masanın önünde, bu bilgisayarın başındayım. güzel müzikler(bkz:radyo eksen) dinleyip kendimi motive etmeye çalışıyorum ama daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum.

son kalan gücümü enerji versin diye bu yazıyı yazmaya harcıyorum. çok işim var lan günlük. etraf dandini. amcama benzedim bi yanı toplarken diğer tarafları dağıtıyorum. e en geç yarın öğlene kadar her yanı toplamam lazım. kurabiye çay eşliğinde bir toplantım var yarın(home office çalışmanın zararları). daha çok zararı var; say say bitmez. daha kötüsünü görüp avunma moduna gireyim ben en iisi. şükür yaradana, oh oh ne güzel işim var.

bir de canım sıkılıyo ki sorma gitsin. şu dosyaların arasından çooook eğlenceli bişi çıksın. lütfen

27 Ağustos 2009 Perşembe

yıkılsın duvarlar




Sevgili Günlük,

Son derece asabi ve dipte olduğum anda bunları yazmamın sebebi sadece biraz sakinleşmek istememdir.İçimden geçen binlerce küfürü buraya yazmayacağım tabi. Zira az önce yüksek sesle telafuz ettim bolcasını.

Bir yanda bilmem kaçıncı kez inanışım var yok yere; bi yanda bilmem kaçıncı hayalkırıklığım var.

Israrla kaçındığım şeyden kaçmamın gereksizliğini farkettim sadece bir lafla ve bi anda şarkılar anlamını yitirdi.

Yeni bişiler olsun. Herşey yeni olsun. Yıkılsın duvarlar

(bunlar dün yazıldı ve taslak olarak kaydedildi)

Dün gece:

Geçti gitti asabiyet, yine yeni kararlar alındı. Kalanlar:
- kuru fasulye, pilav, cacık
- moda aile çay bahçesi, sohbet, geyiğin dibi, kahve falı(bu fal ayrı bir yazıda ele alınacak)
- moda sahil, kayalıklar, mehtap, ay batması, sohbet muhabbet, gülme krizleri, çekirdek, kakalaklar
- güzel bir gece, yıkıldı duvarlar

19 Ağustos 2009 Çarşamba

tahliller mahliller

hastaneler, mastaneler, tahliller ve mahliller... bezdim artık galiba. mümkünse üç sene beyaz önlüklü kimseyi görmeyeyim, herhangi bir şekilde kan fln vermeyeyim. fenalık bastı içime. bitiyo yarın ama.

bitsin bugün
hemen bitsin
şimdi bitsin

18 Ağustos 2009 Salı

kıroluk başa bela

gece gece nasıl bu hale geldiğimi ben de bilmiyorum. ama bi an üstümdeki kıyafeti farkedince gülmekten alamadım kendimi. önce masum bi elbiseyle başladı herşey. ısrarla cam açık çalıştığım için üzerime giydiğim gri sweatshirtle devam etti süreç. ayaklarımın üşümesiyle giydiğim bu komik çoraplarla son buldu. böyle maymun gibi çalışıyorum gecenin köründe.

6 Temmuz 2009 Pazartesi



bir önceki yazıda da dediğim gibi ilk defa bir arkadaşım evleniyor benim. pek bir heyecanlıydım dolayısıyla. çoook mutlu olacaklarına başından beri inandığım ikisi de canım arkadaşım evlendiler. hiç bir an kaybolmasın istedim, sürekli fotoğraf çektim. kafamda bir sürü bulanıklıkla gittim, olabildiğince berrak geri döndüm. "sevmek" gerçekten yetiyor bazen. çok belli fotograflarından "mutlu" oldukları. hep böyle olmaları tek temennim.

1 sene doldu bu ay ankara'dan istanbul'a göçeli:) bu süre içinde 7-8 kez gittim ankara'ya. sanırım en huzurlusu buydu. Bir yandan çok özlediğimi hissettim oradaki hayatımı, bir yandan da aslında kafam daraldığında sığınabileceğim böyle bir mekan olduğunu hissettim.

Bu haftasonu bana bu huzuru ve rahatlığı yaşatan, her zaman yanımda olduklarını hissettiren insanlar her daim olsunlar hayatımda...

ankara'nın ardından birikmişler...




uzun zamandır yazmıyorum yine. aslında öyle çok şey var ki biriken. nasıl yazmalı bilemiyorum. maddeci bi insan mı olsam ne?

-altta soldaki fotograf koca koca bloklardan gelen tek güzel görüntü. sabah o aynalı pencerelerden yansıyan güneş giriyor gözlerimin içine. gökyüzünü çoğu zaman o aynalardan gelen görüntüyle görüyorum yatağımdan kalkmadan.

- daha önceki yazılarımın birinde bozcaada'nın sürprizi demiştim ilk resimdeki objeye. Sürprizim intiharlara kalkıyor fotoğraflarda da görüldüğü gibi.

- koşturmacalı geçen son 20 gün

- birazcık da olsa hafifleyen uyku problemi, bitmek tükenmez uyku isteği, eskiye nazaran biraz daha huzurlu kısa uykular

- ardı arkası kesilmeyen sağlık problemleri

- her anlamda gelgitler

- ankara'ya giderken fiziksel olarak rahat ama çok huzursuz bir yolculuk

- ankara'da dostlarla birlikte geçirilen vakit, kendini gizlemeihtiyacı duymamak, kendini en ezik hissettiğin şeyleri bile rahatça paylaşabilme, paylaştıkça da rahatlama

- ilk defa bir arkadaşının evlenmesi, kendi mutluluğun kadar çok istemek onun mutluluğunu

- o karşılaşma anını beklemek, endişelendiğin hiçbir şeyin olmaması, içinin rahatlaması

- "herkes hakettiğini yaşıyor" nasıl cuk diye oturuyor bazı insanlara diyebilmek rahatca

- birinin gitmesini izlemek ne zaman kolay oluyor?

- ankara'dan dönerken son derece rahatsız ama bir o kadar huzurlu bir yolculuk

çok kırıktı içim benim. paramparçaydı. geçmez sandım, geçmeyecek dedim, hafifledi. geçmedi ama geçeceğini biliyorum artık. anlam veremediğim bir çok hadise yaşandı bu süreçte. kendimle çeliştiğim, bazen fazlasıyla kendimi suçladığım durumlar oldu. geçmeyecek gibi geldi başlarda. kendimden başkasını suçlayamadım en başta o yüzden belki. belki çok az zaman geçti üzerinden ama ne zaman ki kendi sesimi dinledim, esasında neyin beni üzdüğünü anladım, o noktada hafiflemeye başladı acım. "geçmez"lerim "geçer belki ama çok sonra"ya dönüştü.
şimdi ise geçeceğinden eminim. "keşke olmasaydı" diyo içim sadece, "keşke hep eskisi gibi kalsaydı".

iyiyim şimdi. olabildiğince iyi hissediyorum kendimi. duvarlarım etrafımda mutluyum.

uzun zamandır hayalini kurduğum tatile gideceğim önümüzdeki hafta. o zaman daha iyi olacağım:) pür-i pak döneceğim...

kısa bir özet oldu bu kimseye bişi katmadı belki ama ilerde hatırlayayım istedim.