film etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
film etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Ocak 2010 Cumartesi

iki dil bir bavul



bir şeyler yazmadan geçmek istemedim. boğazımda bir yumru kaldı film bittikten sonra. zilkif ve rojda rüyalarıma girecekler. olur olmaz şeylerden şikayetlenirken beni dürtecekler.

filme gelince fazlasıyla gerçekti belki de budur etkileyen. arkada esneyen zilkif gerçekti, "tuvalete gidebilir miyim?" demek için 3dk uğraşan rojda gerçekti, el ele tutuşun dendiğinde birbirlerine şaşkın şaşkın bakan tüm çocuklar gerçekti. emre aydın gerçekti, fazla gerçekti hatta.

anadilde eğitimin önemini anlayabilmek için, kürt sorununun temelini bir nebze olsun anlayabilmek için, oradaki hayatın çok küçük bir kısmını da olsa görebilmek için izlenmeli bence mutlaka

28 Aralık 2009 Pazartesi

falling slowly...



bir yandan "once" izleyip, bir yandan da bunları yazıyorum. yaklaşık 6 hafta önce izlemiştim ilk kez. tadı damağımda kalmıştı. şimdi de masal adamı'yla izliyoruz farklı bi şekilde:)

- huzurlu, dingin, pırpırık, masal gibi

- müzikal gibi aslında film. her şarkı ayrı ayrı hayran bırakıyor kendine

- diyaloglar çok az ama var olanlar da vuruyor

- filmin kapağında "How often do you find the right person? " yazıyor mesela... cevabı ise filmin adı. höfff

- -spoiler- iki sahne var hastası olduğum. birincisi süpürgeyle yürüdükleri sahne. ikincisi pil alıp dönerken "if you want me" yi söylediği sahne.

- -spoiler- glen'in marketa'ya sorduğu "eşini seviyor musun" sorusuna marketa'nın verdiği ve çekce olduğu için anlamadığımız cevap "seni seviyorum"

1 Kasım 2009 Pazar

gugli gugli gugli be gone!


uzun zamandır ilk kez hiç programsız bir haftasonu geçirdim. yapmam gereken hiçbir şey olmadan, buluşmam, görüşmem gereken kimse olmayan, mümkün olduğu kadar sınırlı sosyalleşilen bir haftasonu. önce cuma gecesi. ani verilen bir kararla beyoğlu sınırlarında bulduk kendimizi. cansu, begüm ve been:) sonradan yanımıza eklemlenen ibo ve fethi'yla muhteşem kadro tamamlandı. önce çok keyifli bir sohbet, sonra 2. sınıf bir barda çılgınca içmeler (gelsin biralar gitsin tekilalar), dans etmeler. gecenin sonunda atılan bir tokat. zorlanan sınırlar vs. her şeye rağmen güzel bir gece.


bu fotograf eskilerden ama çok da güzel yansıtıyor cumartesi günümü. tüm gün evin çeşitli noktalarında uyukladım. miskinliğin doruklarındaydım resmen. çok da güzel dinlendim. pek de güzel oldu. hiçbişi yapmamak çok güzel bişi. 20 sayfa kitap okuyayım, bir saat uyuyayım. hayat bayram olsa mode on:)


ve pazar günü. gece 4'te yattım, sabah 10'da annemin ısrarlı telefonu sonucunda kalktım. erken başladım kısmen güne. güzel bir kahvaltı. anne babanın dibinde güzel birkaç saat. sonrasında ufak bir alışveriş. sonraaa cancağzım benito'm yapmış cevizli elmalı kekini, geldi. ben de kısır yaptım yanına. yedik bi güzel. ve bir gün önce bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine izlemeye heveslendiğim "the fall"u izlemeye koyulduk. çok uzun zamandır izlediğim en güzel filmdi galiba. kelimenin tam anlamıyla büyüleyici. öncelikle filmde görsel doygunluğun doruklarına çıkılmış. nasıl bir bütçe varsa saniyelik görüntüler için onlarca farklı mekanda çekimler yapılmış. istanbul galata mevlevihanesi'nden de görüntüler var. oyunculuk desen apayrı.(bu arada alexandria gibi çocuğum olacağını bilsem bi şekilde hemen doğuracağım. nasıl güzel bir şeydir o.) fazla da uzatmayayım. benim başucu filmlerimden oldu bu film. 15 kez izlerim artık. hiç vakit kaybetmeden edinin bence:)

sevgiler, saygılar...

12 Ekim 2009 Pazartesi

pandora'nın kutusu




uzun uzadıya yazacak bir şey yok aslında. hafta sonu hasta yatağımda izledim filmi sonunda. içerisinde derya alabora ve hatta onur ünsal olan bir filmi bunca zaman izlememem garipti zaten. filmdeki anneanne karakteri Tsilla Chelton filmde ağzından çıkan 7-8 cümle ile filmi alıp götürüyor zaten. filmi sevdim ben çokça. tavsiye de ederim:)

bu arada filmde anneannenin son repliği olan "onu da unutmadan bırak beni gideyim" cümlesini duyunca gözümden süzülen yaşlar ardından "ne çelişik insanım ulan ben, daha geçen gün eternal sunshine izleyip sildireyim hafızamı unutayım güzel her bişeyi!" diye kendime söylenmem. kendimle didişiyorum. evet!

23 Haziran 2009 Salı

yasak

Tutulma from BG on Vimeo.




yasakları eleştiren bir kısa filmin Facebook'ta gerekçe gösterilmeden yasaklanması ne kadar acı. tarihe not düşmüş olalım...